Merhaba İnsan,
Ben toprak anayım. Sana yaşam sunarım. Senin için yağmur sularını bağrımda saklar, içmen, arınman için pınarlara dönüştürürüm. Yetiştirdiğim bin bir çeşit bitki ve meyve ile seni beslerim. Penceren, çatın, yatağın, masan, sandalyen, tabağın, bardağın bendendir. Rızkın, nafakan da bendendir.
Ben toprak anayım. Beni sadece ufalanmış taş ve kaya parçacıklarından meydana gelen, cansız bir varlık sanma. Benim yalnızca yarım taş ve kaya parçalarıdır. Öbür yarımda aynı senin damarlarında dolaşan kan gibi yağmur sularından emdiğim su dolaşır. Hatta, boşluklarım senin akciğerlerine benzer, ben onlarla havadan nefes alırım. Binlerce canlıyı bağrıma basarım. O kadar ki, eline bir avuç toprak aldığında fark etmezsin ama o bir avuç toprakta, bu dünyadaki insan sayısından çok daha fazla canlı vardır. Ben onları özenle saklarım. Tabii, sağlıklıysam…
Ben toprak anayım. Üstümde yetişen tüm canlıları ben beslerim.
Sağlığım izin verdikçe, onlar neye ihtiyaç duyarsa, ben yeterim.
Ben toprak anayım. Rize’de yıllardır sinemde çay yetiştiriyorsun. Şimdilerde, çay bahçelerinde sağlığım hiç iyi değil. Al eline bir kürek, incele beni. Canlılığım soluyor. Benim canlılığım ki, solucanlar, tırtıllar, kurtçuklardır, giderek yok oluyor. Artık yumuşak değilim. Giderek daha sert oluyorum. Eskiden böyle miydim? Sen çocukken eline bir çubuk alıp eşelediğinde hemen ufalanırdım.
İşte bu mektubu sana olup bitenleri anlatmak için yolluyorum.
Ey sevgili insan, seni koruyup kollamak, sana ve tüm canlılara yaşam sunmak için sessizce ayağının altındayım.
Beni gör. Sesimi duy.
Dinle bak çay bahçelerindeki hikayemi.
Sevgili İnsan,
Bir gün uzak diyarlardan çay getirdiniz. Ben bağrıma bastım. Onu öz evladım saydım besledim, büyüttüm. Senin iyi niyetini biliyorum. Benden çay filizlerini aldıkça, bir şeylerimin eksildiğini düşünüyordun. Bu nedenle, benden aldığını geri vermek istedin. Atalarından gördüğünü yaptın, beslediğin hayvanların gübresini, biçtiğin otları üstüme serdin. Bu benim alışkın olduğum, bana zaten iyi gelen bir şeydi. Hem ben biliyordum,
hem içimdeki canlılar tanıyordu bu üstüme serdiklerini.
Uzun yıllar böyle geçinip gittin. Ben senin emeklerini ödüllendirdim, çayına baktım, büyüttüm, sen de çay filizlerini hasat ettin. Sen kazandıkça ben de mutlu oldum. En çok da, çayını türkülerle hasat ederken, bereketimle keyiflenip horon teptiğinde keyif aldım.
Sevgili İnsan,
Bir gün elinde beyaz, şekere benzer bir maddeyle geldin bahçene. Hiç tanımadığım amonyum sülfat isimli bir gübreyle. Avrupalıymış. Şeker gübreymiş… Senin şeker gübre dediğin bu madde benim canımı soldurdu. Sen bilemedin elbet, çaya iyi geldiğini gördükçe benim için de iyidir bu zannettin. Hiç öyle değildi. Şeker gübre benim içimdeki canlıları bir bir öldürmeye başladı. Bende nefes darlığı başladı. Su girmez oldu damarlarıma.
Şimdi eğri oturup doğru konuşalım, buralarda benim yapım asidik. Asit derken, hani bazen mide ekşir ya aynı onun gibi. Bu şeker gübrede, yağmur suyuyla birleştiğinde asit üretiyor. Hal böyle olunca, benim içimdeki canlılar artık yaşayamaz oluyor. Anlayacağın, bu yabancı şeker gübre benim sağlığımı iyice bozuyor.
Bozulan bir tek ben de değilim. O kadar çok şeker gübre atıyorsun ki üstüme, ben ne yapacağımı bilemez haldeyim. Ben dolu bir bardak gibiyim zaten. Attığın maddeyi artık alacak yerim yok. Benden taşıyor bu.
Sular kirleniyor, hava bile kirleniyor.
Sevgili İnsan,
Ben toprak anayım. Sana sırlarımı verdim. Bu sırlarımı iyice duyar, bellersen hem senin hem de çocukların için bolluk ve bereket sunmaya devam edeceğim.
Henüz hiçbir şeyin sonu değil. Beni koru ki, ben de sana ve sana hayat veren bütün doğal varlıklara hediyelerimi sunmaya devam edeyim. Bu mektubu sana halimi anlatmak ama en önemlisi senin sağlığın, huzurun, kazancın bol olsun diye yazıyorum. Peki ne yapayım dersen:
TEMA Vakfı, Doğuş Çay işbirliğiyle “Her Dem Toprak İçin” adı altında “Sürdürülebilir Çay Tarımı
Eğitimleri” vermektedir. Proje kapsamında çay topraklarında yaşanan sorun üzerinde farkındalık
çalışmaları yürütülmektedir. Üreticiyi merkeze alan bu eğitimler aynı zamanda üretici etrafında
yer alan kesimlere ulaştırılmaktadır. Bunlar, üreticilerin eşleri, çocuklar, öğretmenler, din adamları
ve çay eksperleri olarak belirlenmiş durumda. Bu farkındalık çalışmalarıyla çay üretimi sırasında
toprakta yaşanan sorunların nedenleri ortaya konularak, üreticilere sürdürülebilir çay tarımı
uygulamaları konusunda bilgi verilmektedir. Her dem toprak için projesinin hedefi 2016 yılında, 1
yıllık sürede en az 600 üreticiye, 90 kadın, 2.000 öğrenci, 200 öğretmen, 100 din adamı, 450 çay
eksperine ve muhtarlara
sürdürülebilir çay tarımı eğitimleri verilmesidir.
Her çay demlediğinde beni hatırla.
Gözlerinden öperim.